19 Ocak 2011 Çarşamba

Yaşananlar...

Bir kere gözün hep televizyonda olur. Hiçbir haber bültenini kaçırmazsın. Sonra hayatının merkezi şu küçücük telefon olur. Hiçbir yerde yanından ayırmazsın. Çekmediği yerde saniyen geçsin istemezsin. Hem çalsın istersin hem çalmasın. Her çaldığında bir an dizlerinin bağı çözülür. Hele bir de karşıdan arayan yabancı bir sesse daha bir korkarsın. En kötüsü hiçbir şey yapamamaktır. Yani elin kolun bağlı beklersin. Bir haber almak istersin. Birilerine bir şeyler sorarsın, uğraşırsın, didinirsin ama bir muhatap bulamazsın. Sen de çaresiz beklersin.
Ayrıldığın an gelir gözünün önüne. Traş oluşu, koku sürüşü, el sallayışı. Kalakalırsın. Bir anda o anda asılı kalırsın.
İnsanlar işe gider, döner, sinemaya gider, evlenirler. Hayat devam ediyordur onlar için. Ama senin yaptığın tek bir şey vardır: Beklemek... Beklemek.. O kadar..
Sesini duyduğun zaman böyle dünyalar senin olur, yerinde duramazsın. Bi rahatlarsın.. "Ohh bu sefer de bir şey olmadı".. Ama sonrasının garantisi yok ki.
Sonu gelmeyen bir işkence.. Beklemek.. Gidenlerin kalanlara bıraktığı tek miras.. Beklemek..


---Güneydoğu'dan Öyküler-Önce Vatan'dan alıntıdır---

not: Ben olsam hissettiklerimi ancak bu kadar doğru anlatabilirdim. Eksiği var fazlası yok.. Söyleyecek çok daha fazla şey var aslında. Sadece, bugün izlememem gereken bu diziyi izlerken dinlediğim bu kelimeler yeteri kadar açıklayıcı bence.. Bunları yaşamak, kaldırmak herkes için katlanılır bir şey değil. Ne övünülecek ne de bu hale acınılacak şeyler de değil. Ama yaşananlar bunlar, hissedilenler. Sadece paylaşmak istedim, hepsi bu...

1 yorum:

  1. çok cuzi bir miktarda da olsa hissettiğim bu duygular tam da dediğin gibi oldukça doğru ifade edilmiş.. vatana ve vatanı koruyana el uzatanların eli kopsun!

    YanıtlaSil